Neden Kubernetes öğrenmeniz gerekiyor?

Merhaba, şu anda “Kubernetes Temelleri” isimli online bir eğitim hazırlıyorum. Bu eğitimin başlangıç bölümlerinden bir tanesinı de “Neden Kubernetes öğrenmeniz gerekiyor?” sorusuna bir cevap bulmak için hazırladım. Fakat sanırım bunu yazılı olarak bir makale şeklinde yayınlamak da bir çok insana yardımcı olacaktır. Bu nedenle bu bölümü bir makale şeklinde buraya ekliyorum. İyi okumalar.
Arkadaşlar bilişim sektörü yapısı gereği diğer birçok sektöre nazaran çok hızlı ilerleyen bir dünya. Dünyanın en büyük işlemci üreticilerinden Intel’in kurucusu ve ilk Ceo’su Gordon Moore, 1965 senesinde “bir entegre devrede (IC) transistör sayısının her iki yılda bir iki katına çıktığını” gözlemlemiş ve bu gözlem de “Moore Yasası” olarak anılmaya başlanmıştır.i Bu gözlem günümüze kadar henüz yanlışlanamadı. Yani, bilgisayarlarımızın ana işlem üniteleri her 2 senede bir 2 kat daha fazla işlem yapabilecek transistorlerle donatılıyor. Bu baş döndürücü hız, paralelinde sektörün tamamını da aynı ivmeyle ileriye taşıyor. Uzun lafın kısası, bilgisayarlar, ortaya çıktıkları ilk günden beri hız kesmeden gelişiyor ve bu gelişme sektörü de aynı şekilde etkiliyor. Bu durum sektörün ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri böyle. Fakat bilişim dünyasında son 10 sene içerisinde yaşadığımız değişimi göz önünde bulundurursak, bu normal hızını bile arayacak hale geldik.
En temel seviyede iş yapış şekillerimiz tamamen değişti. Uygulama geliştirme süreçlerimiz, uygulamaları müşterilerimize ulaştırma yapılarımız, sistemleri yönetim şekillerimiz vb. aklınıza gelebilecek hemen hemen her şey göz açıp kapayana kadar farklı bir hal aldı. Birçok yeni kavram ve teknoloji, daha önce hiç şahit olmadığımız kadar hızlı bir şekilde gündelik hayatımızda yer edindi. Cloud, Cloud-native, devops, agile… Daha onlarca farklı kavram sayabilirim. Bunların hiçbiri bundan 10 sene önce hayatımızda yokken şu anda gündelik işlerimizin tam merkezini oluşturuyor. Büyük bir değişim geçirdik. Fakat bu değişim tam olarak her yanı da kaplamadı, süreç hala devam ediyor. Eski kavramlar ile bu yeni kavramlar iç içe, bir arada yaşamaya devam ediyor ve her geçen gün bu yeni kavramlar daha da geniş kitlelere yayılıyor. Bu bir süreç ve biz bu sürecin ilk emekleme evresini geride bıraktık. Kalkıp yürümeye başladı ve bir süre sonra da her yanı kaplayacak.
Çalışma şeklimizi ve altyapılarımızı baştan sona değiştiren tüm bu kavramların baş döndürücü bir hızla hayatımıza girmesinin yanı sıra, sektörde bir başka büyük gelişme daha yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Netscape’in kurucusu ve dünyanın en ünlü venture capital firmalarından Andreessen Horowitz’in kurucu ortağı Marc Andreessen’in 2011 yılında The Wall Street Journal için yazdığı ve sonrasında çok ünlü olan makalesinde “Software is eating the World” yani Türkçeye çevirirsek “yazılım dünyayı yiyor ya da yazılım dünyayı kaplıyor” tezini ortaya attı ve şunu söyledi; “Artık her firma bir yazılım firması”.ii Bulunduğunuz alanda ne kadar büyük olduğunuz ya da bulunduğunuz sektörü domine edip etmemeniz fark etmez. Eğer süreçlerinizi dijitalleştiremez ve bu yeni dünyaya ayak uyduramazsanız önümüzdeki dönemde bir başkası gelecek ve çok kısa bir zaman içerisinde sizi yerinizden edecek. Firmalar bunun artık farkında. Bu nedenle sektör farketmeksizin en küçüğünden en büyüğüne her firma bu yeni dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor. Mevcut süreçler dijitalleşiyor, eski iş yükleri bu yeni dünyanın kurallarına göre güncelleniyor. Üstüne Covid buna yanaşmayan firmaların bile buna mecbur kalmalarına neden oldu ve yangın üstüne atılan bir benzin bidonu misali zaten hızlanmış süreçleri daha da hızlandırdı. Ve tüm bu olanların yanında yeni süreçler, uygulamalar, yöntemler de yazılıyor. Microsoft Ceo’su Satya Nadella’ya göre “önümüzdeki 5 yıl boyunca 500 milyondan fazla yeni uygulama geliştirilecek.”iii Yani tüm bilişim sektörünün geçmiş 40 sene boyunca geliştirdiği yazılımlardan daha fazlasını önümüzde 5 sene içerisinde yazacağız.
Şimdi, bunların hepsini bir özetlemek gerekirse;
1: Son 10 sene içerisinde bilişim sektörü büyük bir değişim yaşadı ve bu değişim tüm süreçlerimizi etkiledi.
2: Eskiden kendi veri merkezlerimizde barındırdığımız monolit mimaride uygulamalar yazıyorken, artık Cloud üstünde koşan dağıtık mimaride uygulamalar yazıyoruz.
3: Hem mevcut altyapılarımızı bu yeni dünyaya adapte etmekle uğraşıyor hem de bir yandan da bu yeni dünyaya uygun birçok yeni uygulama yazıyoruz.
4: Tüm bu gelişmeler bilişim sektörünü inanılmaz bir büyüklüğe ulaştırdı ve katlanarak büyümeye devam edecek.
İşte arkadaşlar tüm bu bilgiler ışığında sizlere şunu söylemek istiyorum. Bu yeni dünyada uygulamalarımızı cloud’a yönelik dağıtık mimarideki yapılar olarak tasarlayıp kodluyoruz. Uygulamalarımızı mikro servisler şeklinde dizayn ediyor ve bunları containerlar olarak paketleyip çalıştırıyoruz. Kısacası container teknolojisi tüm bu yeni yapıların kalbi. Bu containerları da production ortamlarında, artık tartışmasız olarak sektör standardı haline gelmiş olan “Kubernetes” üstünde koşturuyoruz. Bu nedenle bir yazılım geliştirici, sistem yöneticisi ya da devops uzmanı olmanız farketmeksizin, bu sektörde çalışan ve bu yeni dünyaya ayak uydurmak isteyen her insan temel seviyede de olsa bu kavramları bilmeli ve “Kubernetes” dünyasına adım atmalı. Çünkü bu yeni dünyada gelecek bu platform üstünde yükseliyor.
Referans:
i: https://en.wikipedia.org/wiki/Moore%27s_law
ii: https://a16z.com/2011/08/20/why-software-is-eating-the-world/
iii: https://www.crn.com/news/cloud/microsoft-ceo-satya-nadella-s-6-key-statements-at-inspire-2019