Geleceğin defteri Rocketbook Wave ve FriXion kalem incelemesi

İş, güç, oğlan filan derken uzun zamandır burayı bayağı boşladım. Daha önce de söylediğim üzere blog yazmak, birşeyler karalamak en zevk aldığım uğraşlardan ama, işte aması var. Neyse bu boş laflarla kafa ütülemeyi kısa keserek hemen esas yazmak istediğime dalayım.
Tanıyanlar bilir, bazı konularda biraz takıntılı bir insanım. Bu takıntılı olduğum konuların başında da günlük çalışma düzeni geliyor. Masamın düzeni, çantamın düzeni, nasıl çalışacağım, çalışırken bana yardımcı olacak alet edevat vs. bunlar sürekli üstüne düşündüğüm ve kafa yorduğum konular. Bunca takıntılı durum arasında kafamı en çok kurcalayan ve üstüne en fazla düşünüp hobi seviyesinde ilgilendiğim konu ise notlarımı nasıl tutup, saklayacağım geliyor. Şimdi size bu biraz saçma gelebilir ama dediğim gibi takıntı, yapacak birşey yok 🙂
Öncelikle not tutmak bence iş hayatında başarının anahtarlarından biri. En azından bizim sektör özelinde kendi tecrübeme dayanarak şunu rahatlıkla söylebilirim ki bugüne kadar gördüğüm en yetenekli ve en üst düzey adamların tamamı birer not alma bağımlısı. Başarılı ve akıllı adamların hepsinde en ortak özelliklerden biri düzenli not tutuyor olmaları. Ben de o kadar akıllı olmasam da kendimi bir not alma bağımlısı olarak tanımlayabilirim. İşte bu noktada bu not alma işini yapabilecek bir çok değişik araç olması bu işi benim adıma karmaşıklaştırıyor. Bugüne kadar bunların tamamına yakınını değişik dönemlerde denedim ve kendi adıma en mantıklısının klasik kalem-ajanda ile not almak olduğunu tesbit ettim. Eee zaten bundan başka ne alternatif var derseniz kendi digital kalemleriyle gelen tabletler, telefonlar ya da hiç kalem kullanmadan direk klavye üzerinden not alma alternatifleri var. Hepsinin kendi adına artıları var fakat hiçbirisi kalem-kağıt rahatlığı ve pratikliğinde değiller.
İşte ben de bu rahatlık nedeniyle sonunda normal bir defter ve kalem kombinasyonunda karar kıldım ve tüm notlarımı bunlarla alıyorum. Fakat bu sefer de başka bir sıkıntı karşımıza çıkıyor. Kalem-kağıt ile aldığım notlar sadece yazdığım ortamda kalıyor ve buna birden çok cihaz üzerinden erişme şansına sahip olmuyorum. Sonuçta bu notların amacı gerek duyduğum zaman tekrar açıp bakabilmek. Ve bunun yanında ya eğer bu notları aldığım ajanda kaybolursa? Ya yıllar sonra tekrar dönüp o not aldığım konuya bakmam gerekirse? Ki gerekiyor. Örneğin eğitim notları. İşte bu gibi nedenlerden dolayı aldığım bu notları dijitalleştirerek bir yerde belirli bir düzende saklamam gerekiyor. Ben bu saklama ortamı için kendime yıllar önce OneNote seçtim. Bunu daha önceden de yazmıştım. OneNote bugüne kadar Microsoft tarafından yaratılmış Excel’den sonra en iyi program. Benim de elim ayağım. Bugüne kadar aldığım tüm notların, tüm önemli bilgilerin, tüm saklanması gereken bilgilerin tutulduğu ve kategorize edildiği bir ortam.
Bugüne kadar bu ortamı hep şu şekilde kullanıyordum. Hepimizin bildiği ve kullandığı üstünde şirket logoları olan o klasik ajandalara not alıyor, daha sonra haftalık olarak aldığım notları Office Lens programıyla dijital hale getirip OneNote’a gönderiyor, son olarak da bunları düzenli olarak konması gereken OneNote defterlerinin içine koyuyordum. Ör: Toplantı Notları — -> İş OneNote Hesabı — Meeting Notes defteri | Eğitim notları — -> Kişisel OneNote Hesabı — Eğitim defteri … gibi.
Bu kadar girizgah yeter. Meramımı anlattım sanırım. Şimdi hemen hızlıca bugün esas anlatmak istediğim Wave defter konusuna dalacağım. Uzun zaman önce Indiegogo’da gördüğüm ve denemek için delirdiğim Rocketbook Wave defterlerini nihayet bu hafta Amerika gezim sırasında edinme imkanı bularak denedim. Peki nedir bu Wave ve beni yazı yazmaya teşvik etme nedeni? Bu soruya cevap verebilmek adına öncesinde başka birşey daha anlatmam gerekiyor ki o da Frixion kalemler.

Pilot markası herkesin malumu, dünyanın en önemli kalem üreticilerinden bir tanesi. Hatta bizde bir ara ince uçlu tüm tükenmez kalemlere Pilot kalem denmesine sebep olacak kadar çok bilinen bir marka. İşte bu Pilot piyasaya geçtiğimiz yıllar içinde Frixion denilen yeni bir tür tükenmez kalem sürdü. Normal tükenmez kalemden tek farkı ise aynen kurşun kalem gibi silinebiliyor olması. Her kalemin arkasında bulunan kauçuk olduğunu tahmin ettiğim bir silgiyle bu kalemle yazılan yazıları silebiliyorsunuz. Böylece kurşun kalemin o pisliğine bulaşmadan ve tek renk seçeneğine mahkum olmadan silinebilir bir yazı apartına sahip oluyorsunuz. Bu mürekkebin başka bir özelliği de mikrodalga altında kaybolması ve işte Wave defterler de bu özelliği kullanıyor. Onu da açıklamak adına hemen Wave’den bahsetmeye başlayayım.
Wave dediğim gibi bir defter. Normal defterlerden temelde hiçbir farkı yok. Standart ajanda boyutundan biraz daha büyük ve bunun yanında dolgun ve rahat yazılan 40 sayfa barındırıyor.

Fakat Wave’i diğer defterlerden temelde ayıran iki özellik mevcut ki bu yazıya konu olma nedeni de bunlar. Bunlardan ilki eğer Wave’e az önce anlattığım Frixion kalemlerle not alırsanız defter bittiği zaman defteri baştan aşağıya çok kolay şekilde silerek yeniden kullanabilmenizi sağlıyor. Wave’i aynen bir defter gibi kullanıp tüm sayfaları doldurduktan sonra bir microdalga fırın bulun ve defteri içine koyun. Üstteki resimde gördüğünüz yuvarlak yere de normal bir kahve kupasının yarısına kadar su doldurarak koyun ve yaklaşık 1 dakika boyunca üstteki beyaz yerin içindeki yazı kaybolana kadar fırını çalıştırın. Daha sonra aynı işlemi arka tarafını çevirip tekrarlayın. Ve bingo. Artık defteriniz ilk günkü gibi tertemiz. Aslında tam ilk günkü gibi olmuyor çünkü kalemin kağıtta bıraktığı fiziksel izi silme şansınız yok. Sonuçta bu kalemi kağıda bastırarak yazdığınız için oluyor ama tüm mürekkep gitmiş oluyor ve tekrardan kullanabileceğiniz bir deftere kavuşuyorsunuz. Bu işlemi defalarca tekrarlamak mümkün.

Eee defteri sileceğiz ama içine aldığımız onca not ne olacak? İşte Wave’i diğer defterlerden ayıran ikinci özelliği de burada devreye giriyor. https://getrocketbook.com/ adresinden indirebileceğiniz ios ve android uygulaması ile sayfaları çok kolay tarayıp OneNote, Evernote, Box, Google Drive vs. gibi servislere göndermeniz 1 saniyenizi bile almıyor. Fakat esas önemlisi firmanın burada yarattığı çok akıllı hedef belirleme sistemi.

Resimde görebileceğiniz üzere her sayfanın altında toplamda yedi adet işaret var. Bu yedi işaret aslında yedi kategori demek. Telefona indirdiğiniz uygulamasında bu 7 kategoriye de ayrı ayrı hedefler atayabiliyorsunuz. Örneğin ilk kategori olanı OneNote-Kişisel-Toplantı notları hedefine gönder, ikinci kategoriyi OneNote-Eğitim hedefine gönder, üçüncü kategoriyi ise Google Drive’da Karalamalar isimli klasöre kaydet, dördüncü olanı pdf olarak bana mail at gibi ayarlayabiliyorsunuz. Daha sonra sayfanın altındaki bu işaretlerden birini ve ya birden fazlasını kalemle işaretlediğinizde ve uygulama ile sayfayı taradığınızda bu işaretlediğiniz hedeflere otomatik olarak gönderiliyor. Bence müthiş akıllıca bir fikir. Bu sayede notları dijitalleştirdikten sonra tek tek tüm notları kategorilere ayırma ve yerlerine koyma zahmetinden kurtuluyorsunuz. Çok çok büyük birşey değil ama dediğim gibi benim gibi bu konuları takıntı yapmış insanlar için oldukça pratik ve güzel bir özellik. Firmanın Everlast adında bir başka ürünü daha var, ondan da sipariş verdim gelince inceleyip yazarım. Fakat sanırım bundan sonra ya Wave ya da Everlast, defter içini uzunca bir süre kendi adıma çözdüm 🙂 Sağlıcakla kalın.

Leave a Reply